Ege'de Son Söz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Biri Kemal, biri İsmet…
Kemal ARI
YAZARLAR
28 Kasım 2022 Pazartesi

Biri Kemal, biri İsmet…

Artık, her şey kafalarda şekillenmişti:

Anadolu…

Başka çare yoktu.

Tek çözüm, Anadolu’da görülüyordu…

Kiraladığı evde, yakın silah arkadaşlarıyla görüşmeler yapmış; kimi zaman kendisi onları ziyaret etmiş, yurtsever subayların destek vermesiyle, milleti örgütleyerek, işgalcilere karşı bir bağımsızlık hareketine girilmesi gerektiğini düşünüyordu. Zaten, Anadolu’nun işgal girişimlerine karşı kaynadığı haberleri kulaklarına kadar gelmekteydi. Bir “ulusal diriliş” yaşanıyordu. Sultan ve Halife, İtilaf ve Hürriyet Cemiyeti ile Damat Ferit’in elinde bir oyuncak durumuna düşmüştü. 

Hayır, hayır… Ondan bir çare geleceğini düşünmek yanlıştı.

O günlerde Süleymaniye’nin sokaklarından birinde gizli bir görüşme daha yaptı. Gittiği ev hoş bir evdi. O eve yöneldiğinde, hiçbir davete gerek kalmadan doğrudan kapıyı çalabileceğini biliyordu. Yas içindeki İstanbul’da, sanki puslu, yapış yapış bir hava her yanı sarmış gibiydi. Süleymaniye’nin arka sokaklarında kapısını çaldığında kendisini karşılayacak arkadaşının gülümseyen yüzüyle karşılaşacağını biliyordu. O’nun samimiyetinden, kişiliğinden, yurtseverliğinden hiçbir kuşku duymuyordu. Derken, aradığı evi buldu. Kapıyı çaldı. Evde hizmetçilik yapan bir kız koşarak geldi ve kapıyı açtı. 

Mustafa Kemal; gülümseyen bir yüzle, İsmet’i soruyor ve onun ziyaretine geldiğini söylüyordu. 

Hizmetçi kız koşarak içeri girdi. İsmet’e,  Mustafa Kemal Paşa adlı birinin kendisini ziyaret için geldiğini haber verdi. İsmet Bey sabahın erken saatlerinde kapısına gelen konuğunu karşılamak için henüz hazır değildi. Yeni kalkmış, giysilerini henüz giymemişti. Mustafa Kemal Paşa gibi yakından tanıdığı, uzunca zamandır gizli gizli temas kurduğu birinin karşısına bir asker gibi çıkmak gerektiğini düşünüyordu. Hızla giyinmeye başladı. 

Bu arada kapıya koşan hizmetçi kıza Mustafa Kemal Paşa, kendisinin salona alınmasını; İsmet’i orada beklemek istediğini söyledi. Konuğun bu isteğini yerine getiren hizmetçi kız, onu evin salonuna aldı. Mustafa Kemal Paşa, nasılsa salona geçip, beklemeye başladığında, İsmet’in de hazır olup geleceğini düşünüyordu. 

Derken salonun kapısı açıldı. İsmet, cin gibi gülümseyen gözleriyle Mustafa Kemal Paşa’ya bakıyordu. Bir yandan paşasını öpüyor, öte yandan; “Ne haber; bu ne baskın?” diye şaşkınlığını belirten sorular soruyordu. Kemal, İsmet Bey’i kucakladı. İsmet’in onca oturup, bir kahve içmelik an yaratmasını rica etmesine karşın Kemal, zamanının çok dar olduğunu ve gitmesi gerektiğini söylüyordu.

Gitmek ha!

Nereye? Nasıl?

Kemal, Anadolu’da görevlendirildiğinden söz etti. 

Kendisine verilen görevin ne olduğunu anlattı.

Kendisine verilen görev; evet… 

Ancak, ya onun yapmak istedikleri?

İsmet Bey’le ve kimi başka asker arkadaşlarıyla sık sık görüşerek, neler yapılabileceğini değerlendirirken, İsmet Paşa’yla göz göze geliyorlardı.

Gözler, kimi zaman sözlerden çok daha etkili biçimde duyguları anlatmak için etkiliydi. Çok konuşmasalar da; Anadolu’da neler yapmak istediklerini biliyorlardı. Mustafa Kemal Paşa, arkadaşı İsmet Paşa’nın ellerini tuttu, avuçlarının içine aldı. Gülümseyerek, ayrılması gerektiğini söyledi ve ayağa kalktı. İsmet Bey, hala ellerini avucu içine alıp, muhabbetle sıkmakta olan paşasına yine gülümseyerek; “Biraz daha konuşsaydık” diyebildi.

Yok, yok; hayır! Tedbirli olmak her zaman önemliydi. Adım adım izlendiklerini; subaylardan kuşkulanan jurnalcilerin her an hükümete jurnalde bulunduklarını biliyorlardı. Gizli örgütün kendisini izlediğinden kuşkulanan Mustafa Kemal Paşa, bir iki gün daha İstanbul’da kalacağını; bu süre içinde olabildiği kadar birbirleriyle görüşmemek üzere tedbirli olmasını rica etti. Bu yalnız İsmet Bey’e karşı değil, İstanbul’da kaldığı süre içinde buluştuğu arkadaşları için yöneldiği bir durumdu. İsmet Paşa, konuğunu uğurlarken; artık ne yapacağını biliyordu…

Önce Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya gidecek; İsmet bir süre daha İstanbul’daki kritik görevinde kalacak ve Mustafa Kemal Paşa’dan; “Gel!” haberini bekleyecekti… 

Bu haber geldiğinde; İsmet Anadolu’ya koşacak ve Mustafa Kemal Paşa’yı o günden sonra 1920 yılının sonlarında Anadolu’ya koşup geldiğinde, İstasyon binasında görebilecekti…

İki kişi…

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları

Microsoft OLE DB Provider for ODBC Drivers error '80040e14'

[MySQL][ODBC 3.51 Driver][mysqld-5.7.32-log]Unknown column 'koseyazisiid' in 'where clause'

/yazar.asp, line 149